Sevmek Bilgelik
Dün halamı uğurlarken, Süreyya şöyle dedi:
– Türkan abla, böyle anılabilmek için ne yapmak gerek, böyle güzel anılmak nasıl olur?
Ben de;
– Pek bilmiyorum ki Süreyya, dedim.
Ben halamı, “halam” olarak sevdim. Ben onun yeğenlerinden biriydim. Ama başrol onundu. Yani o seven, ben sevilen idim. Diğer yeğenleri ve hayatında olan diğer insanlar için de belki böyleydi. Çok sevmek; insanı, kendini, ait olduğu toprağı sevmek, içinde olduğun çemberi tüm kesişim kümeleri ile sevmek belki de bu işin bilgeliğidir. Bir cevabım, halen yok bu soruya. Sevebilmek işin en bilge tarafı, herkesin yetenekli olamadığı. Doğuştan gelen, içinden yükselen, diğer tarafa çok güzel hissettiren…
Evladını sevmek, tüm zorluklarıyla mücadele etmeyi kafaya koymak, bir işi sevmek, yaptığı her işi özenle yapmak, bir gün birine hediye ederim belki diye yaptığın iğne oyasını tüm renkleriyle uyum içinde yapabilmek, adam sen de dememek, sevdiğin kişilere onları sevdiğini hissettirmek belki bunun cevabı. Belki’ ler çok yine de. Kim olduğun, hangi meslek erbabı olduğundan bağımsız, Allah’ın verdiği yüce melekeleri insanlar ve kendin için kullanabilmek. Kimi insan Allah’ın ona verdiği tüm güzelliği yine insanlar için kullanmayı biliyor. İçinden geliyor insanın duramamak. Her çekirdek ve geniş ailede bir başrol oluyor. Filmler gibi, başrol iyi değilse, o filmi izlemek, seans bitse de gitsek diyeceğiniz türden. Başrol iyiyse, hayat dolu dolu yaşanası, oradan oraya koşturası, zorluklarla çok sıkı mücadele edilesi bir hayat oluyor. Tadını çıkarmak lazım sevilmenin de sevmenin de. İleride, bizler de gittikten sonra, kalanlara böyle tatlı bir soru bırakıyor işte. İnsan varlığını sorgularken, bir zamanlar kendini sevilmiş hissedince varlığını sahipleniyor, değerli oluyor. Birilerinin sevdiği olmak ve başroldekilerin sevebilme yeteneği belki de cevabıdır bu sorunun.
#halacım #içimdengeldiyazdım Uşak,4 Eylül 2024