Those were the days

Yeni evliydik. Henüz çoluk çocuğa karışmamış, Mehmet ile güzel bir yaz tatiline Cuma gününün akşamında, canım İstanbul’ dan çıkarak başlamıştık. Eskihisar-Topçular feribotuna bindiğimizi hatırlıyorum. Hatta martılar havada delice dönüyor, arabasından inenlerin çoğu, açık havada gitmeyi tercih ediyordu. Sanki Adalar vapurundaymışız gibi, şenlik içinde gidiyorduk. Rotasız yaptığımız, küçük ve güzel pansiyonlarda kaldığımız en güzel tatilimizdi. Olimpos’ a bile gitmiş, oradan kalkan günübirlik bir tekne turuna katılmıştık. Dönüşte korkunç bir fırtınayla birlikte, teknede yerlerde tutunmaya çalışarak, üzerimize vuran dalgalarla, zar zor kalktığımız kıyıya varabilmiştik. Hatta, orada tanıştığımız biri, dalgalar bize vururken, birbirimize sarıldığımız fotoğrafı tab ettirip, Mehmet’ in kendisini Ankara’da ziyareti esnasında vermişti. Her şeye rağmen, bu tatilden aklımda kalan tek şey, huzur, mutluluk ve sevgi oldu. Bugün de, aynı öyle bir günü hisseder gibi, 5 dakikalık çay molamda o günleri hatırladım. Nereden esti de, yad ettim bilmiyorum. Bu güzel hava, evdeki 3 çocuğun an itibariyle kavga etmiyor olması ve Kerem’ in ağlamıyor oluşu, kısa süreli mutluluk sebebim oldu. Allah’ ım, bu günleri bedenen ve ruhen sağlıkla geçirmeyi bizlere nasip etsin. Kalbimizdeki imanı arttırmayı diliyorum. İnsanları oldukları gibi, sıfatlarıyla değil ruhlarıyla kabul edip, kalbimizde ağırlayabildiğimiz eski, çok eski günlere yeniden dönmek nasip olsun. Her birimize.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir