Canım anneanneme…

“Anneannemi kaybettik” diyorum.

  • “Kaç yaşında” diye soruyorlar.
    87 diyorum. Beni duyuyorsa, diyorum içimden, itiraz ederdi, kuvvetli bir hayır ile.
    -“Hayır, 86! Daha 5 Eylül gelmedi ” derdi.
    Anneannem için bir yazı yazmak istedim. Teyzemin tıpkı erken yaşta kaybettiği teyzesi için yazdığı şiir gibi, büyük teyzemin anneanneme yazdığı, hastalığının tekrarladığını anlattığı o mektuplar gibi. Biz nasıl okuduysak, hatırda olsun istedim. Bundan ötesini bilmiyorum çünkü.
    Tüm kızlarına, sonra tüm torunlara mitokondrileri geçmiş olmalı anneannemin. Enerji ocağı içimizde yanıyor. Bunu hissediyorum. Berrin ablam demişti ki;
  • Evren, hepimiz için titreşimler yayıyor ve biz bu titreşimleri duyabiliyoruz.
    Bazen aklıma gelmiyor değil, sahi duyuyor muyuz? Geçmişten bugüne tüm enerjiyi sahiden içimizde taşıyorsak , doğruysa bu…
    Ben sezgileri kuvvetli biriyim. Seziyorum ve varlığına inanıyorum, göremediğimiz onlarca şey gibi…
    Bir gün anneanneme;
  • “Anneanne, nasıl bu kadar hayat dolusun? Çok fazla acı, yokluk görmüşsün, nasıl? ” dedim.
    -“Kızım ” dedi bana. “Ben yaşamayı çok seviyorum, içimden geliyor, içim doluyor.” demişti. Sonra kendiliğinden ekledi;
    -“Yalnız, Halil (küçük erkek kardeşi) kendini yaktığında, onu hastanede bırakıp eve geldim ve yatağın üzerine yatıp “hıçkıra hıçkıra” ağladım, işte bir o gün ne yapacağımı bilemedim .” dedi.
    Anneannem bir defa kendini severdi, sevilirdi de. Hatır, kıymet bilirdi. Herkesle her daim iletişim içindeydi. Bize de buyur gel denilen öylesine bir davet teklifini görev addeder, muhakkak ziyaret ederdi. Gezmeyi çok severdi. Buradan Alsancak’ a arkadaşını ziyarete gitmiştik birlikte hatta…
    Kabalık, kötülük karşısında yine nezaketini korurdu. İyi hatırlanan bir insan olmak istiyordu belki, belki de asalet, nezaket içinden geliyordu. Keşke senin gibi olsak anneanne derdim. Cire aseptine kremi sürmediyse, fotoğraf çekmeden önce hemen kremini sürer, biz onu bekler, öyle toplu fotoğraf çektirirdik. Her daim bize şahane yemekler yapardı. Kim ne seviyor, onu düşünerek yapar, o kişi gelemediyse de bir kaba koyup götürürdü. Ben kara lahanayı çok sevdiğimden, Uşak’ a 5 büyük demet lahana ile gelmişti. Önce ezme , sonra da dible yaptık. Gidene kadar yedirdi onu bana, bir daha ne zaman denk gelir, ye kızım demişti. Sahiden de öyle oldu, bir daha denk gelmedi…
    İnsan severdi. Hayatı sevdiği kadar çok hem de. Onu çok üzenleri bile üzmedi. Hep, hatırı büyük olan birini sayar, onun hatırına susardı belki. Kusursuz değildi elbet o da. Hiç nemrut bir yaşlı olmadı. Onu en son gördüğüm 16 Temmuz akşamına kadar her zaman evlatlarından duacı olduğunu duydum. Çok sık teşekkür ederdi. Arasam teşekkür ederdi, İstanbul ‘ a gittiğimiz gün muhakkak telefonla arar, hoş geldin kızım derdi. Çok da muzipti. Bir işkembe çorbası anımız var, herkese güle güle anlatırdı.
    -“Bana ne çok pirzola yedirdin Türkan.” demişti. Ben de;
    -” O ne demek demiştim ” çocuk aklımla.
    Meğer, bir kişiyi çok güldürürsen, ona pirzola yedirmiş gibi olurmuşsun. Böyle bir deyim varmış. Neler var neler…
    Anneannemi 17 Ağustos günü büyükbabamım kollarına bıraktık. İkisini ışıklı bir yerde hayal ediyorum o an aklıma geldikçe… Dolu dolu yaşanmış bir hayata veda etmenin devamı gibi…
    Bir gün bana el ver, dedim. Senin gibi yapmak istiyorum akıtmayı dedim. İyi al o zaman dedi. Verdi elini. O gün bugün bizim çocuklara, neredeyse her gün akıtma yaparım. Bizim evlerde adı akıtma yalnız, krep değil. Çocuklara da söyledim. Krep değil, akıtma… Havada çevirir akıtmayı, alt üst yapardı tabağa koyduklarını. Yanına gider sorardım:
    -“Kişi başı kaç tane düşüyor anneanne” derdim.
    Alttan kenarlarını kıvıra kıvıra sayar, 4 derdi. Dolu dolu yerdik, doyamazdık.
    Örnek alınması gereken bir hayat enerjisi vardı. Şarkı söyler, çiçeğine beste yapar, söz yazardı. Bulutlara bakar mâni yazardı. Beklediğimiz bir haberdi anneannemin gidişi. Sıralı bir ölümdü evet. Hepimizin hayatında çok fazla güzel iz bırakıp gitti. Hep söylerdi. Hiç bir şeyde gözüm yok, sen yanımda ol yeter. Bence o uzaklara bakıp söylediği şarkı yerini buldu. Onlar artık beraber. Nur içinde yatsınlar🙏

3 Yorum

  • hamiyet uysal

    canım anneannem ,asaleti ve nezaketi ile insanların hayatlarına hep dokundu ve iz bıraktı. Çok sevdiği ve erken yaşta kaybettiği Büyükbabamın yanında olduğunu düşünmek beni biraz olsa teselli ediyor. Işıklar içinde uyusunlar…..

  • Nevin Yılmaz

    Canım annem o yaşadığı hayatı hiç boşlamadı.Gidilmesi gerekiyorsa gitti,yapılması gerekiyorsa yaptı hiç üşenmedi.Böylece herkeste anı bıraktı ne mutlu ona.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir