Küçük dertler

Bahar Eriş kitabında Agatha Christie ile ilgili şöyle bir şey yazmıştı. O kadar çok kitabı nasıl yazdığını Agatha Christie ‘ ye sormuşlar. Bir kitabı bitirdiği zaman, diğerini yazmaya hemen başladığını söylemiş. Mesela, kitabı öğlen bitirirse, hemen akşama yeniden başka bir roman yazmaya başlıyormuş. Hiç kendine es vermeden, biraz dinleneyim demeden…
Ben bu ara es verme işini abarttım. Alp’ in Burak abisi ile görüştüm geçenlerde. Arada çağırır beni Burak bey. Sohbet ederiz Alp ile ilgili, nasıl gidiyor, neler yapıyoruz diye. Bizim evde Burak bey, Alp’in Burak abisi, benim de kardeşim gibi.
– Siz nasılsınız asıl dedi bana Burak bey.
– Hiçbir şey yapmıyorum, dert etmiyorum bir şeyi. Önceden dert ederdim, şimdi koy verdim, hiçbir şey yapmıyorum ki dedim.
– Ama siz böyle mutlu olamazsınız dedi.
Yani benim içimi doldurmadan yaşayıp gitmek pek bana göre değil. Oradan bile öyle görünüyormuş.
Dün Alp’i derse bıraktık. Neredeyse 4 akşam derse gidiyoruz. 2 oğlan arkada, Alp yanımda. Sonra tekrar 2 oğlan arkada, Alp yanımda geri geliyoruz. Dün Mert ve Kerem ile Alp’i bıraktıktan sonra, hadi hamburger yiyelim dedik. Sonra Kerem kum havuzunda oynadı. Mert ilk defa white chocolate mocca içti. Jelibon ve hot wheels arabası alıp, kendimizce bir akşam geçirdik. Yeni yılı içimize doldurduk. Bize göre böyle… Ben ve çocuklarım, bana iyi gelenler… Bir yandan da en çok dertlendiklerim aslında kendim ve çocuklarım. İnsan karmaşık gerçekten. Düşünmek, hissetmek, çözmek, anlamak, özümsemek… Bazen oluyor işte. Dertlendiklerimiz, zorluklarımız en sevdiklerimiz. Onlar bizi başka bir insana dönüştürüp, başka türlü hissettirenler. Küçük şeylerde saklı, zorluk sandığımız ne varsa ona anlam yükleyebilmek, tadını çıkarmayı bilmek…
Aralık 28, 2022 #içimdengeldiyazdım #kendimenotlar

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir