Ruhum Doysa
Kafamın içindeki sesler, yazılarımı yazıyor. Özellikle Kerem’i uyutmaya çalıştığım zamanlarda, adının ne olduğunu bilmediğim bir peri gelip sanki bana fısıldıyor. Bir de böyle düşün diye. Aslında düşünmek ciddi bir mesele. Malum, düşüneni de ifade edeni de pek sevmiyoruz. İyi ve güzel şeyler söylüyorsan, hayal dünyasında geziyor oluyorsun. Bir hayalin varsa ölçülebilir olmalı ve mümkünse ekonomik olarak bizi bir yerden bir yere taşımalı. Diğer türlüsü değersiz çünkü. Hatta, sabah arabayla fabrikaya gelirken dedim ki, buraya geldim geleli duyduğum minnet duygusunu nasıl bertaraf edeceğimi bilmiyorum. Çok anlaşılır olmasa da şu an söylediğim, sürekli bana dayatılan bir duygu ile belki çok alıngan bulunduğum için, belki de dünyanın onlar için dönmesi gerektiğini düşünen kimileri yüzünden, bu duyguyu yaşadığımı daha hissedilir bir biçimde anladım. Günlerdir, kafamın içindeki sesler bana diyor ki;
– İçine dönmek çok güzel şey. Bir baksan aslında bu tatminsizliğin, bu sorgulamaların altında neler bulacaksın kim bilir?
Hatta içime bir baksam, kocaman taşları kaldırıp içinde halen bir varlık, halen kaynayan bir canlılık bulacağıma da eminim. Geçenlerde arkadaşım İlke ile mesajlaştıktan sonra bunu düşündüm. Çok güzel çizimler yapıp, içine dönmeyi öyle güzel anlatıyorsun ki dedim. Bir an imrendim ona. İçim en kıymetli yanım. İnsanın bedeni yaşar, yaşlanır ve bir gün yok olur. Arkamızda rüzgar gibi bir ruh bırakıyoruz. Sanki, eteğine rüzgarı takmış bir ruh, insanın yakıtı gibi. Bazen donuyor bu ruh, yok olmak üzere, mutsuz ve herhangi bir şeysiz kalıyor. Ama var, insan gidiyor, yine de var. Olan şeyi, halen içimizdeyken bu kadar boşlamak niye. Onu hep ikonik hale getirdiğimiz ödüllerle doyuruyoruz. Onlar varsa daha da taçlandırılmış ruhumuz, sonrasında yine aç kalıyor. Burada bir yanlışlık var. Her şeyin bir yeri var elbet. Olmazsa olmazlarımız. Standart konfor alanımızdan çıkmayı çoğumuz istemeyiz. İçimize dönüp, karşılaşacaklarımızı kabul etmek çok zor da olabilir. Belki bu yüzden en yakınımızdakini görmeden, onlar için kafamızda oluşturduğumuz ve doğru olduğuna emin olduğumuz “yakıştırma sıfatlarla” bir pervane gibi ama etrafına ne ısı ne de bir ferahlama veremeden yaşıyor kimi insanlar. Hep kafasındaki doğruları dikte edip, kendi ruhunu bu işten sıyırıp, kendini ve en kıymetlilerini görmeden, duymadan. Ben kendimce anlattım, kafamın önünde bir model, tam olmasa da yazdım işte. Mart 31, 2023 Uşak #içimdengeldiyazdım