İlerde

İleride diye bir laf vardı. Şimdilerde “bu an” var. Mehmet ile evliliğimizin ilk dönemlerinde , bir şeylerin hayalini kurarken 35 yaşına gelince, her şeyi yoluna koyacağız gibisinden bir şeyler söylerdi. Demek o dönemler hayal kurabiliyormuşuz. Bu sene ikimiz de 44 yaşına giriyoruz nasipse. Halen yoluna koyamadığımız çok şey var. Farklı farklı yolları yürümek durumunda kaldım. Belki hayalim böylesi değildi. Her zaman dediğim gibi iyi ki ve keşkelerimle yaşayıp gidiyorum. Bu ara hissedemediğim bir doygunluk hissi arar oldum. Arayıp bulamadığım bir içime sindirme eksikliği yaşıyorum. Bunun bir ilacı, takviyesi olsa içeceğim. Sanki biri beni oturtmuş, dur diyor, halt yeme, otur. Zihnimdeki düşünceler çok hızlı, ben yerimde sayıyorum. O kadar çok şükrediyorum ki, anlatamam. İçimden durmadan, Allah’ım şükür, şükür diyorum. Konfor alanımdan çıkacak enerjim yok. Olursa kaldıramayacağım bir durum, nasıl çıkarım bilmediğimden, mevcut duruma şükürler olsun diyorum. Şükretmeyi biliyorum elbet, ne kadar önemli olduğunu da. Ancak çıkamıyorum kozamdan, konfor alanımdan. Komşularla sıfır sorun politikasını benimsemiş, ortak denize sahip ülkelerden biri gibiyim. Aman benden gitsin ne gidiyorsa diye nezaketimi koruyup idare ediyorum. Beni kendi gözleriyle gördükleri gibi sanıyorlar. Yapabileceğim işi, mutfak idare edip, çocuk bakmakla sınırlı sayan hemcinslerim var. Kimsenin gözünün arkasına yansıyan perdedeki resmi değiştiremeyeceğimi iyi biliyorum. Durmadan, aslında ben… diye başlayan cümleler kurmayı bırakmak istiyorum. Kendi içime sinmediğinden işte. Önceden kulağımızda güzel bir şarkı, lezzetli bir yemeği yer gibi, sindire sindire mi yaşıyorduk? Alp, bazen ipe sapa gelmez laflar söylüyor, kırıyor beni. Boş veriyorum. Çünkü ergen annesiyim. Bazen gözlerim dolsa da. Geçenlerde yine bağırıyordu.
‌- “Beni kendi çocukluğunla karşılaştırma, siz mutluydunuz, biz değiliz! dedi.
Gerçekten haklı mı diye düşündüm. Hatta Mehmet ile konuştuk. Sonra, galiba biz de böyle hissediyorduk ergen dönemlerde, şimdi ise hasretle bakıyoruz o dönemlere diye fikir birliğine vardık. Ben halen bilemiyorum. İleride, bizim çocuklarımız da kendi içlerine bakıp, aynısını mı söyleyecekler?

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir