-
Kabuğum
Eğer doğruysa, her insanın onunla birlikte doğup, o ölünce kaybolan bir yıldızı varmış. Rivayet bu ya. Öyle ki, uzaydan bakılınca bu yıldızın yok olma süresi o kadar kısaymış ki, biz insanoğlu türlü türlü hayat gailesi içinde yoğuruluyorken, hoop bir yıldız kayar gibi çekip gidebiliyormuşuz. Bir kısmı, kulağa hoş gelen romantik hikayeler olabilir. Belki de öyledir. Her birimiz, eşsiz, ancak sahildeki herhangi bir kum tanesinden biriyiz. Aslında diğer kum taneleri için de, herhangi bir kum tanesiyiz. Bizden milyarlarca olmasına rağmen hepimiz biriciğiz. Son senelerde, kabuğumun içinde bana ayrılan boşlukta kıpırdamaya çalışarak yaşıyor gibi hissediyorum. İçeriden kuvvetli bir tekme atıp, o kabuğun rahatlatıcı ve bilinmezliğin habercisi çatırdama sesi ile bir seviye daha rahatlayıp, hadi koşmaya devam demek istiyorum. Beni tutan ne yapacağımı bilememek belki de. Üzerime yağması muhtemel rüzgarın beni ıslatmasından imtina ediyorum. Rüzgarın beni ters yüz etmesi durumunda, yapmam gerekenleri yapamayacağımı biliyor, kabuğum ve ben mutlu yaşıyoruz. İçimdeki enerji, yerden kaynayan temiz bir su gibi…
İnsanlar bu dünyaya yıldızlar gibi kendi ışıklarıyla gelip, ışıklarıyla gidiyor. Kimi parlak, görünüyor, kimini sadece az insan görüyor. Kimi, kum taneleri gibi kısacık hayatta savrulup gidiyor, ışığına rağmen… Dün 44. yaşımı bitirdim. Kendime bir şeyler diledim. Bu kadar betimleme yapıp anlatmama rağmen, çoğu şeyin aynı kalmasını diledim gibi. 40′ dan sonra her şeyi küçük küçük keşfediyorum. Bu da bunlardan biri. Kabuğu içeriden kırmak gerek. Bazen kuvvetli bir çekiç darbesi ile, bazen de küçük küçük sezdirmeden. Tünelin ucundaki ışığa kavuşmak isteyen bir mahkûm gibi. Öyle istemek ile dilemek ile olmuyor. Bunlar büyük şeyler değil, kendim olmam için yapılması gerekenler. Daha, benden bir tane daha yok, yarısı çoktan geçti yolun diyerek, ışığı daha çok görme isteği benimki. Sabahları daha da erken kalkıp günü kaçırmama, belki küçük bir iki şey karalama fırsatı bulma, enerjisiyle beni yormuş olanları çok duymama, her şeyi bilir gibi konuşanların yanında susabilme olgunluğu, benim hakkımda ne düşündüğünü bildiklerimi, onlara rağmen yargısızca karşılayabilme, daha sakin kalabilmek için her tür desteği almaya hazır bulunmak ve denemek, çok daha az konuşup, uzun uzun susmak, değmez diyip arkamı dönüp gitmek, ama içime ve sevdiklerime dönmek. O kadar çok şey var ki fark ettiğim. Farkındalıklarla yaşamak mutlu ediyormuş beni. Hayatın gerçeklerine rağmen kendimin farkına varıp, yolumu görmeye çalışmak. Bazen kabuğun altından, bazen haberci gibi tepeden, kuş uçuşu bakarak …Yerden kaynayan o temiz su, benim içimdeki enerji, yine bir şeyler diledim bile yazarken. Kalbini temize çekmek isteyenlere gelsin bu yazı. Zira, ben bir süredir, temize çekiyorum kendimi. #içimdengeldiyazdım #kendimenotlar Ağustos 31, 2023