Kaygılar benle
Çocukları hayata hazırlamaya çalışıyoruz. Matematik ile, spor dallarının her türlüsü, piyano kursu, kickbox ile. Belki iyi de yapıyoruzdur. Neyin doğru olup olmadığını bilmiyorum. 43 yaşımı bitiriyorum 2 ay sonra. 2 gün önce, kendime şöyle dedim:
– Halen kendimi bomboş hissediyorum.
Duygularımı nasıl yönetip, sözümü onlara geçireceğimi bilmiyorum. Çocuklara öğretmemiz gereken en önemli şeylerden biri de, duyguları nasıl kontrol edebilecekleri, ne zaman en dibe kadar bunu yaşamalarına izin verecekleri, ne zaman duracaklarını bilecekleri bir mertebeye ulaşmaları. Bunu 3 çocuğuma nasıl anlatırım bilmiyorum. Çünkü ben de bilmiyorum. Her şey çok üzerime geliyor gibi oluyor. Hatta bu üzerime geldiğini düşündüğüm şeylerin öznesi bile değilken üstelik. O gördüğüm, duyduğum hikâyelerin öznesi olma ihtimali, hatta dillendirmek bile beni bir kaygı tuzağına çekiyor. Çenemin sağ ve sol yanında sürekli bir ağırlık var. Belki, birden çocuklara bana ait olmadığını düşündüğüm o kötü sözleri söyleyip bağırdığım için, belki de gerçekten içimde tutmak zorunda olduklarım, tutmam gerektiği öğretildiği için. Şımarıksın bile diyorum kendime. Neyin var bu kadar kaygı içindesin diyorum kendime. Her güzel, mutlu ânı, arkasında tatsız bir şey izleyecek gibi geliyor. Yaşadığımız bu günler, gündem, her tür sapkınlık, medyanın kafamızın içinde yankılanan o tuhaf mesajlarına, herkesin şuursuzca iletişim kanallarını kullanıp yiğitliğin artık şu telefon ekranından savrulan bir sopa gibi gösterildiği bu günler…
Ne günlere geldik demek ki, insan bu kadar da olmaz dediğini artık kaldıramıyor. İşte bu aşamada kontrol edebilmek, serbest bırakabilmek, kabullenebilmek önemli oluyor. Şu an mesela kendimi çok ağır hissediyorum. Elim kolum dolu, bir sürü eşya var gibi, onları bir yana bıraksam rahatlayacak gibi hissediyorum. Ama bilmiyorum nereye bırakmalı, nasıl rahat hissetmeli, kaygıları nasıl yönetebilmeli… #kendimenotlar #içimdengeldiyazdım
Haziran 14, 2022