İstanbul
Frankfurt havalimanı dış hatlar geliş terminalinde, dev bir reklam vardı. ” Endlich zu Hause” yazıyordu panonun üzerinde. Bir peynir reklamı gibi bir şey olduğu kalmış aklımda. O bölgede yaşayan yolcular için bir nevi “Hoş geldin” karşılamasıydı. Nihayet evdeyim” hissi yaratması beni imrendirirdi hep.
Beni gerçekten ,”Hoş geldin!” diye karşılayan tek bir şehir var. Kendimi tüm çilesine rağmen ait hissettiğim, bana anne- babamın kapısını açma şansı veren tek yer. Sanki tüm yaşanmışlıklar burada, tüm kokular birer birer beni; unutulmuş, yaşanmış iyi, kötü günlere çağırıyor. Yazın, iki yanı ortancalar, Isparta gülleri, akşam sefaları dikilmiş bahçeden geçiyor, manolya ağacını selamlıyor, demir kapıdan çıkınca yeni yeni sesler, yeni kokular, yeni fotoğraf kareleri ise reverans yapıyor gönlümde halen. Arada yüzünü gösteren bahar ile beraber koku hafızam, aynı resimli hafızam gibi bana bu yazıyı yazdırıyor. Aklıma yaz düğünleri, yaz iftarları, yaz konserleri, arada denizin kokusunu getiren rüzgar, bir yanda tarihi yarımada manzarası ile gidilen bir düğün mekanı ya da Yeniköy sahilinde sıra sıra dizilmiş arabaların içinden inen ışıltılı insanların içinde olabildiğim, kendimin de keşke bu kadar ışıltılı olabilsem dediğim yaz düğünleri tüm güzel kokularıyla geliyor. Sonra yine aynı sarmala dönüyorum. Kendimi bana kötü hissettiren zamanlar oluyor. Hep aynı insan sarmalı diyorum. Benim yolum diyorum. Senin yolun diyorum. Hayatın başka bir şey olduğu, 40′ ından sonra önceliklerin ne olduğu, sorgulamaların, kabul edişlerin, gerçeğin farkına varışların ne kadar yalın, ama bu sarmalın ne kadar yalan olduğunu anlıyorum. Ve sarıyorum başa…
Nisan 12, 2022
#içimdengeldiyazdım #kendimenotlar