Endişe Ağacı
Mert’ e okuması temennisi ile pek çok kitap aldım. Birini alırken, evet bunu ben de okumalıyım diye düşünmüştüm. Kitabın adı Endişe Ağacı. Kitabın kahramanı Juliet çok kaygılı bir kız çocuğu. Kaygı düzeyi arttıkça kaşıntısı artıyor. Mesela, pek çok koleksiyon yapıyor, her şeyi sürekli kontrol altında tutmaya çalışıyor. Akşam yatağa yattığında endişeleri ile başa çıkmak için, büyükannesinden kalan evde, duvar kağıdının altında kalan endişe ağacını, yine büyükannesinin desteği ile keşfediyor. Her endişesi için ağacın dallarında farklı hayvanlar var ve baş parmağı ile işaret parmağının arasına endişesini alıp, ilgili hayvanın baş etmesi için onun dalına endişesini asıyor. Sonra uykuya dalıyor… Yani endişesini bir süreliğine ödünç veriyor. Sonrasında yine mücadele devam ediyor. Dün akşam kitabı okumadan önce, Kerem’ e bakıp düşünüyordum. Hep olsa iyiydi, olmasa iyiydi gibi deriz ya. Mesela oğlum akıcı konuşsa, Mert her şeye kendini sıkıp ağlamasa, bu ergenlik denen şey daha ılıman geçse, ağrımasa bir yanımız, hasta olmasa en yakınlarınız, işlerimiz hep yolunda gitse, mevsimler gibi olmasa hayat… Ve uzar gider. Endişeyi kaygıyı yüklenen biri olmasam mesela. Çocukken, benim de olsaymış bir endişe ağacım. Neleri asardım dalına o günler kim bilir… Kendimce çocukluk endişelerimi, takıntılı hallerimi…
Juliet ‘in sürekli kaşınması gibi, benim de kaskatı olan bacaklarımın ağrısıydı belki endişelerimin tepkisi. Çocuk aslında kendince ne çok şey yüklüyor, değil mi küçük dünyasına. Keşke şimdi de olsa endişe ağacım. Assam dallarına kaygılarımı, sonra unutsam onları orada… Haziran 25, 2022 #içimdengeldiyazdım #kendimenotlar